Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) tarafından düzenlenen Sanayi 4.0 sempozyumunda bir araya gelen uzmanlara göre, sanayide artık yeni normal, ‘Al-Yap-At’ değil, ‘Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür.’
Sürdürülebilir üretim için kaynakların yeniden kullanımının önemli olduğunu belirten uzmanlar, böylece başta gıda olmak üzere israfın önleneceğini ve 600 milyar dolarlık tasarruf sağlanacağını öngörüyor.
(İstanbul) Türkiye’de her yıl 1.7 milyar ekmek, 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyor. Gıda israfının parasal bedeli ise 214 milyar lirayı buluyor. Uzmanlar israfın önüne geçmek için sürdürülebilir üretimin önemine dikkat çekerken, sanayide 4.0 ile birlikte ‘Geleneksel Al-Yap-At’ modeli yerine ‘Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür’ modelinin sürdürülebilir olduğunu savunuyorlar. Endüstri 4.0’ın işletmelere kaynakların yeniden kullanım imkanı vereceğini belirten uzmanlara göre, Sürdürülebilirlik Ekonomisi AB ülkelerinde 600 milyar dolarlık tasarruf ve 2030’a kadar 12 trilyon dolarlık yeni iş hacmi yaratacak.
Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) tarafından düzenlenen ‘Oluklu Mukavva Sanayi 4.0 Sempozyumu’nda, yurt içi ve yurt dışından sektör temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla ülke ekonomilerinde kaynakların verimli kullanımı ve sürdürülebilir üretiminin önemi ele alındı. 9 Mayıs 2018 tarihinde İstanbul’da yapılan sempozyumun açılış konuşmalarını; OMÜD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Görenoğlu ve OMÜD Yönetim Kurulu Üyesi Semih Çelebi gerçekleştirdi.
OMÜD Başkanı Mehmet Nuri Görenoğlu, kağıdın insanlık tarihindeki önemine işaret ederek, “Kağıdın, sürdürülebilir, doğayla dost bir malzeme olması nedeniyle diğer alternatif ambalaj malzemelerine göre uzun yıllar kullanılmaya devam edeceği öngörülüyor. Özellikle son tüketicide çevreye olan duyarlılığın artması ile kağıt, yıllarca önemini sürdürmeye devam edecektir” diyor.
Temel maddesi kağıt olan oluklu mukavvanın da, ambalaj sektörünün mihenk taşı durumunda olduğuna değinen Görenoğlu, şöyle devam ediyor. “Dünyada ilk kez 1856 yılında, yani günümüzden 162 yıl önce kullanılmaya başlanan oluklu mukavva, ülkemizde ise ilk kez 1954 yılında SEKA bünyesinde kurulan fabrikada üretilmeye başlanmıştır. 1955 ve 1956’da yılda yaklaşık 4000 tonluk bir üretim yapılmaktaydı. Günümüzde günde 6000 tonun üzerinde, yılda 2 milyon 240 bin tonun üzerinde üretim yapılmaktadır. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte elektronik donanımların baş döndürücü değişimlerine tanık oluyoruz. Olukluda 335 cm’e varan makine enleri, elektronik kontrollü kesim ve saniyeler içinde iş değiştirme imkanları, hızların 400 metre dakikaya ulaşması ve daha düşük gramajlı kağıtların kullanılmasına olanak tanıması, baskı kalitelerinin artması gibi değişimler günden güne oluklu mukavvayı daha da avantajlı kılıyor.”
Sempozyumda Prof. Dr. Sinan Alçın ve Yard. Doç. Dr. Özgün Biçer’in birlikte hazırlayıp sundukları ‘Endüstri 4.0 nedir?, Dünden bugüne nasıl geldik?’ ve ‘4.0 Beraberinde neler getirmektedir’ konularını içeren sunum, 4. Sanayi Devrimi’nin ekonomiyi ve günlük hayatı nasıl değiştireceğine ışık tutuyordu. Prof. Dr. Sinan Alçın, 1700’lerdeki 1. Sanayi Devrimi’nden ‘nesnelerin interneti’ ‘siber – fiziksel sistemler’ kavramlarıyla açıklanan 4. Sanayi Devrimi’ne geçiş sürecini ülke ekonomilerine sağladığı yararlar açısından değerlendirirken, Endüstri 4.0 sayesinde 2025 yılına kadar dünyadaki verilerin yüzde 35’inin bulut sistemlerine taşınacağını belirtiyor. Alçın, “Fabrikalarda Smart App’lar sayesinde üretim için gerekli tüm bilgi buluttan çekilecek. Sağlıktan eğitime kadar tüm kişisel verilerimiz bulut sistemlerle depolanacak. Böylece bulut sistemler maliyetleri düşürecek ve altyapı karmaşasını ortadan kaldıracak. Aynı zamanda veriler güvenli bir şekilde korunabileceği gibi istenilen zamanda veriye ulaşma imkanı sağlanmış olacak” diyor. Prof. Dr. Sinan Alçın, gelecek dönemde oluklu mukavva sektöründe de Sanayi 4.0 sürecine geçişe hep birlikte tanıklık edileceğini, OMÜD’ün de bu süreçte rehberlik yapmasının çok önemli olduğunu sözlerine ekliyor.
BOBST Güney Avrupa Bölge Satış Müdürü Andrea Cassi de Endüstri 4.0 ile makinelerin birbiri ile konuşabildiği bir süreçten bahsedildiğini, bunun da üretim maliyetleri, kaliteli üretim ve hizmet açısından işletmelere yararlar sağlayacağını vurguluyor. BOBST’un ‘bağlanabilirlik’ ‘(Connectivity) vizyonunu açıklayan Cassi, BOBST’un uzaktan servis otomasyonu konusunda da bilgi verdi.
BHS Türkiye, Orta Doğu, Fransa, Kuzey ve Batı Afrika’dan Sorumlu Satış Müdürü Kirsch Norbert ise Oluklu Hatlarında Endüstri 4.0’ın sanayide insan hatalarını önleyeceğini ve operasyonel karışıklığı azaltacağını dile getiriyor.
Çöpe giden yemekler ile 200 milyon insan beslenebilir
Sürdürülebilirliğin iş dünyasında bilinirliğini artırmayı hedefleyen sosyal girişimcilik kuruluşu Sustineo İstanbul Kurucu Ortağı Gülin Yücel de sempozyumda bir konuşma yaptı. Yücel, doğal kaynakların giderek azalmasına karşın dünya nüfusundaki hızlı artışa dikkat çekerek, şunları söylüyor. “Şu anda yaklaşık 7.6 milyar olan dünya nüfusu, 2050’de 9.8 milyara, 2100’de ise 11.2 milyara yükselecek. Şehirleşme artacak. Bu koşullar altında insanca yaşama koşulları nasıl sağlanacak? Refah nasıl dağılacak? Dünyadaki her 9 insandan biri hala aç. Ülkemizdeki hane halklarının %22’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu kadar açlık ve yoksulluk varken maalesef üçte bir yiyeceğimizi çöpe atıyoruz. Dünyada yılda 325.000 ton gıdanın atığa dönüştüğü tahmin ediliyor. Gelişmiş olan ülkelerde ise kişi başı 95-115 kg yemek çöpe gidiyor. Sadece Avrupa’da çöpe giden yemeklerle senede 200 milyon insanın beslenmesi mümkün.”
Bu israfta yetersiz uygunsuz nakliye ve depolama koşullarının da etkili olduğunu belirten Gülin Yücel, şöyle devam ediyor.
“Türkiye’de, her yıl 1,7 milyar ekmek, 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyor. Gıda israfının parasal bedeli ise 214 milyar lira. İsrafın önlenebilmesi için kaynakların verimli kullanımı önemli. Bunun için de artık sanayide geleneksel ‘Al-yap-at’ modeli sürdürülemez. Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür modeli günümüzde daha fazla ön plana çıktı, sürdürülebilirlik yeni normal oldu. Endüstri 4.0 da, işletmelere sıfır malzeme ve kaynak kaybı hedefiyle sürdürülebilir üretim imkanı sunuyor. Avrupa Birliği döngüsel ekonomiden 600 milyar dolarlık tasarruf bekliyor ve döngüsel ekonominin 2030’a kadar 12 trilyon dolarlık yeni iş hacmi yaratması öngörülüyor. Bu aynı zamanda 380 milyonluk yeni istihdam demek. Gelecek dönemde ayakta kalmak isteyen işletmelerin bu çerçevede sürdürülebilir üretime önem vermesi gerekiyor. Oluklu mukavva sektörü de yenilenebilir malzeme kullanması nedeniyle döngüsel ekonomiye yakın bir sektör olarak ön plana çıkıyor.”
Endüstri 4.0’ın temel bileşenleri
Endüstri 4.0 kavramının temel bileşenlerini Prof. Dr. Sinan Alçın ve Yard. Doç. Dr. Özgün Biçer’in sunumundan özetleyerek aktarıyoruz:
Siber fiziksel sistemler: Çevrim içi ve çevrim dışı dünyanın birbirine geçtiği bir evreni tanımlıyor. Örneğin cep telefonundan evdeki kombiyi çalıştırmak. Fabrikada RFID gibi sistemler vasıtasıyla birbiriyle konuşan makineleri ifade ediyor.
Nesnelerin interneti: İlk kez 2011 yılında kullanılmasına karşın, günümüzde yerini ‘her şeyin interneti’ kavramına bırakan eskimiş bir kavram. Nesnelerin interneti (Internet of Things -IoT), örneğin araç veya akıllı telefon ile kombi arasında iletişim kuran sistemleri ifade ediyor. ‘Her şeyin interneti (Internet of Everything – IoE) ise daha kapsamlı bir kavram. Örneğin büküldüğünde deforme olmayan, yıkandığında bozulmayan çipler insan bedenine yerleştirildiğinde ve ödeme bilgileri, sağlık durumu verileri bu çiplere yüklendiğinde, bu alanlardaki iletişime kolaylıklar getirecek; örneğin doktora hastalığınızı anlatmanıza gerek kalmayacak. Zaten tüm verileriniz bedeninizdeki çipten doktorun bilgisayarına iletilmiş olacak. RFID, çipler ve internet gibi sistemler sayesinde makineler arası iletişimden, gelecekte diyelim ki ABD’deki bir arkadaşınızla gözünüzü kapatarak sessiz, gerekirse görüntülü, yanınızdaki birinin farkında bile olmayacağı bir iletişim kurabilmenize kadar, gelişiminin önü açık bir kavram.
Büyük veri (Big data): Büyük sunucular gerektiren, içinde işe yarar ve yaramaz pek çok bilginin bulunduğu büyük bilgi kümesi. Şirketlerin, kurumların stratejilerini belirlemede kullandıkları büyük verinin işlenmesi konusundaki handikapların aşılmasında blockchain gibi teknolojiler kullanılıyor. Blockchain, örneğin bir verinin ya da paranın kendisini değil ama size ait olduğu bilgisini barındırıyor.
Bulut (Cloud): Tüm bu bilgiler, korunan ve yedeklenen devasa sunucularda, ‘bulut’ ortamında saklanıyor. Çevrim içi alanlardaki bilgilerimiz sunucularda saklanıyor. Bunları firmaların yapması zor. Firmalar ve kurumlar için bedelli ya da bedelsiz depolama hizmeti verilen bulut sistemleri var. Bilgiler bulut sistemlerinde güvenli biçimde saklanıyor.
Yatay ve dikey entegrasyon: Endüstri 4.0 ile şirketler, departmanlar, işlevler ve yetenekler çok daha uyumlu hale geliyor çünkü şirketler arası evrensel veri entegrasyon ağları evrim geçiriyor ve tamamen otomatikleştirilmiş değer zincirlerini etkin duruma getiriyor. Yatay entegrasyon, şirketin içinde bulunduğu tedarik zincirindeki iş ortaklarının yazılımlarının uyumlu çalışmasını ifade ediyor. Her ikisi de kablosuz. Her iki entegrasyon da teknik olarak ‘bulut’ içinde yapılıyor. Dikey entegrasyon, yatay entegrasyonun sağladığı verilerin MIS ve ERP gibi sistemlerle ilişkilendirilerek tüketici taleplerinin, hatta kişiselleştirilmiş tüketici taleplerinin bile daha kısa sürede karşılanmasına hizmet edecek.
Arttırılmış gerçeklik (Augmented reality): Video, grafik, ses, GPS verileri gibi bilgisayar tarafından üretilip duyusal girdi de katılıp arttırılan elemanların fiziksel gerçek dünya ortamıyla birleştirilmesiyle oluşturulan yeni bir algı ortamının doğrudan ya da dolaylı görünümü. Arttırılmış gerçeklikle insan duyusuna hitap edecek ve hislerini harekete geçirecek girdiler bilgisayar tarafından modifiye edilerek zenginleştiriliyor ve ortaya çıkan yeni gerçeklik kullanıcının algısına sunuluyor. Mekan kısıtını ortadan kaldırarak, iletişimi arttırarak ortak çalışma imkânları yaratıyor.
Yapay zekâlı robotlar: İnsan faktörünü ortadan kaldıran yapay zekalı sistemler. Örneğin sürücüsüz, diğer akıllı arabalarla iletişim kurarak hızını, şeridini belirleyen akıllı otomobiller… Karar alma mekanizmasında, üretim süreçlerinde insanın yerini alacak; işi tamamen ortadan kaldıracak değil, niteliğini değiştirecek sistemler… Bu yeni döneme uygun yetenekler yetiştirilmesi gerekiyor. Robot teknolojisinin temelinde sensörler var.
Eklemeli üretim (Additive manufacturing): Eklemeli üretim (3D printing) plastik veya sıvı reçine gibi ürünlerin üst üste eklenmesiyle yapılan üretim. Katmanlı üretim, gelişen teknolojiler sayesinde çok ince katmanlar eklenerek yapılabiliyor. Tüketicilerin tasarlayabildiği ürünleri (örneğin 3D yazıcıdan alınacak hamburgeri) mümkün kılacak teknolojileri kapsayan bir alan.
Akıllı fabrikalar: Nesnelerin interneti, 3D yazıcılar, robot teknolojilerinin karşılığını bulduğu yer, akıllı fabrikalar. Birbiriyle konuşan makineler üretimi gerçekleştiriyor; hatalar, arızalar otomatik belirleniyor ve müdahale ediliyor. Üretim sonrasında da, örneğin beyaz eşyalar kurulduğu son tüketicide servis ihtiyacını fabrikaya bildirebiliyor.
Akıllı şehirler: En basit uygulaması, durağa otobüsün ne zaman geleceğini bilmemizi sağlayan sistemler. Çin’de kaybolan biri 5 dakika içerisinde kameralar sayesinde bulunabiliyor.