Antalya Form Basım ve Tanıtım Hizmetleri, daralan pazarda çıkış yolu olarak plastik torbaların ücretli olmasıyla canlanan kese kağıdı pazarına ve tarım işletmelerinin düşük adetli etiket pazarına yönelik yatırımlar planlıyor. Turizmin canlanmasının da firmanın hedeflerine ulaşmasına yardımcı olması umuluyor.
Antalya Form’da sorularımızı firma sahibi İbrahim Kan yanıtladı.
• Ne zamandan beri sektördesiniz?
1994 yılında ben bu sektöre ilk adımımı attım. Uluslararası bir firmada satış yöneticisi olarak başladım, sonra bölge müdürlüğü yaptım. Antalya Form olarak 2005 yılında faaliyete başladık. Ağırlıklı olarak sürekli form işleriyle başladık sonra tabaka ve dijitali de bünyemize katarak ufak işler yaparak devam ettik. İki dönemdir de ANMAS’da yönetimdeyim. Elimizden geldiğince matbaa sanayisine yön vermeye çalışıyoruz.
• Firmanızın geçmişten bugüne bir değerlendirmesini yaparsanız sizin için sıçrama noktaları nelerdi?
Form pazarı anlaşmalı matbaa çevresinde faaliyet gösteriyor. Diğer unsurlar çok fazla etki etmiyor. Resmi belgeler ağırlıkta. Son yıllarda e-fatura ve e-irsaliye gibi seçenekler ortaya çıkınca bizim işlerimiz hızla azaldı. Basılı evrak kullanan büyük firma kalmayınca tirajlar da oldukça düştü. Ondan sonra yavaş yavaş otel otomasyon evrakları dediğimiz şeyleri basmaya başladık. Dijitalle tanıştık; 2016’da minik bir dijital yatırımımız oldu. Dijital baskı ve etiket baskı hedeflerimiz arasında. Ambalaj üzerine de kese kağıdı konusunda bir adımımız olabilir. Poşetlerin paralı hale gelmesiyle o piyasanın hareketleneceğini öngörüyoruz.
Dijital makinede alternatifler o kadar arttı ki Antalya’nın eksiğini artık etiket olarak görüyoruz. O alana yönelmeye çalışıyoruz. Perakende ve butik işlere yönelmeye çalışıyoruz. Makine parkı, satın alma gücü ve sermayesi güçlü olan firmalar ezici üstünlüğe sahip oluyorlar. Bu hem Türkiye genelinde hem de Antalya yerelinde böyle.
• Dijitalde etiket konusunda hangi genişlikte bir makine arayışınız var?
Antalya’nın etiket sanayisi o kadar büyük değil. Antalya turizm ağırlıklı bir şehir. Tarım sektörüne domates, elma gibi ürünlerin üzerine yapıştırılan mini etiketlerden bahsediyorum. Milyonlarca basılıyor ama rakamsal olarak o kadar getirisi olmayan etiket çeşitleri bunlar. Bununla ayakta kalma şansı yok. Ufak tefek reçel, bitkisel ürünlerin etiket işleri gelebilir. Onların da yelpazesi çok geniş, üç dört tanesi 5 bin tane kullanıyorsa diğerleri çok az etiket kullanıyor. Burada da büyük makine yatırımı çok anlamlı değil. Daha çok orta ölçekli 200-250 bin dolar civarında bir makine düşünüyoruz. Pazar yaratmadan da almak mantıksız. Eskilerde fason mantığıyla makinenin iş getireceği var sayılırdı. Artık öyle değil. Makinenin iş getirdiği yer fason üreticidir. Perakende veya nihai müşteriye çalışan firmalarda böyle bir mantık doğru değil. Gününde, zamanında kaliteli hizmeti sağlamak önemli. Fiyatı kırmadan yapmak lazım bunu.
Şu an işler düşük düzeyde. Firmalar fiyatı aşağı çekiyor. Dün almadıkları fiyata bugün iş alıyorlar. Düzenli olarak fiyatların geriye çekilmesi hepimize zarar veriyor. Bu rekabetin hizmet yarışında değil de fiyat düşürülerek yapılması sektöre ihanet gibi. Fiyat düşürülerek veya nakit diye neredeyse maliyetine düşürülerek iş alımları yerine az siparişte ama ticari kâr mantığı ile çalışmak orta ve uzun vadede tüm sektörü hak ettiği noktaya yerleştirecek ve yatırım için güç katacaktır. Diğer türlü mantıkla çalışmak kendi topuğunuza sıkmaktan başka bir şey değil.
• Ne tür işler yapıyorsunuz?
Form işlerimiz ağırlıkta olmakla beraber, ufak tirajlı butik işler yapıyoruz. Bu yıl önceki yıllara göre %30-35 bir büyüme oldu. Bunun da sebebi kimsenin uğraşmak istemediği en ufak işleri dahi alıp yapmamız. 2019’daki bakış açımıza göre hedef ürünümüz etiket ya da bahsettiğim üzere kese kâğıdı, kâğıt torbalar olacak.
Lokasyon olarak kese kağıdı veya etiket işine girersek burası pek uygun değil. Ya Sanayi Sitesi’nde ya da kendimize özel bir yerde çalışmamız gerekiyor. Türkiye’nin her iline bakıyorsunuz, bir matbaacılar sitesi var. Antalya’nın hâlâ bir matbaacılar sanayi sitesi yok. Antalya’da iş yeri fiyatları çok yüksek, bina altlarında ya da iş merkezlerinde çalışma saatleri sıkıntılı; böyle bir arada kalmışlık söz konusu. Organize Sanayi Sitesi’nde de tedarikçilere uzak oluyorsunuz, bunun dezavantajını yaşıyorsunuz.
Rekabet fiyatta. Ajanslar ve matbaalar her işi yaptıkları birbirlerinden iş kaptıkları için ajanslar İstanbul veya Ankara’yı tercih ediyor. Şu an Antalya’da kullanılan basılı materyallerin herhalde %40-45’i Antalya’da yapılıyordur.
Şu anda 4 kişi çalışıyoruz. Toplam 320 metre karelik bir yerimiz var.
Makine parkımızda 3 Renkli Avon, iki renkli Ryobi sürekli form makinesi, Gestetner, GTO, kesim, bıçak, numaratör, harman bulunuyor.
Tedarikte sorun yaşamıyoruz. Antalya’daki firmalarla çalışıyor. Katlanmış form kağıdı kullanıyoruz. Bir makinemiz form kâğıdı da hazırlayabiliyor ama tirajlar düşünce katlanmış almaya başladık.
• Önümüzdeki süreci nasıl görüyorsunuz?
Umutsuz olmamak lazım. 2019 yılında çok büyük yatırımlar olacağını sanmıyorum. İnsanlar 31 Mart seçimlerini bekler halde. Seçimden sonraki süreç nasıl başlar, nasıl devam eder; bunu zaman gösterecek. Antalya’da tarım ve turizm iyi giderse işler iyi oluyor. 2018’de turizmin iyi gitmesi işlerimizi olumlu etkiledi. 2019’da da turizmin çok iyi geçeceği bekleniyor. Şu anda otellerin %90’ının dolu olduğu ifade ediliyor. Büyük yatırım yapılmasa bile Antalya’da piyasayı canlı tutacaktır. Para sıkıntısı ortadan kalkarsa yatırım da olacaktır. Bizim de düşündüğümüz yatırımlar hep ufak yatırımlar. Gönül tabii ki daha büyük yatırımların Antalya’da yapılmasını ister. Üç büyük firma olmasın, 10 firma olsun, rekabet hizmette olsun istiyoruz. İki üç firma olunca küçük firmalar için durum çok zor oluyor. İşlerin Antalya’da kalabilmesi için kaliteli, yüksek volümlü makinelerin burada olması lazım. İşlerin Antalya’dan gitmesi başka türlü engellenemez.
Küçük firmalar da bencilce duygulardan kurtulup, iş birliği yaparak, şirket verimini arttırmak için bir araya gelerek yatırımlar yapmalılar. Kim hangi alanda güçlüyse o yönünü ortaya çıkararak iş bölümü yapmalı. İnsanların bu bakış açılarına sahip olması lazım. Küçük olsun benim olsun, dememeli.