Rota Ofset ayrı bir birim olarak yatırım yaptığı ambalaj tesisini büyütmeyi hedefliyor.
Rota Barışçı Matbaacılık ve Tanıtım Hiz. A.Ş.; Rotaofset, ofset ve ambalaj birimleriyle 2 farklı alanda hizmet veriyor. Sorularımızı Genel Müdür Yardımcısı Haluk Vuruşkaner ve Ofset Üretim Sorumlusu Hüseyin Antep yanıtladı.
Rota Ofset’i başından itibaren anlatır mısınız? Siz ne zaman katıldınız?
H. Vuruşkaner: Rota Ofset, İstanbul dışında Türkiye’nin ilk kurulan ve en büyük reklam ajanslarından biri olan Barışçı Ajans’ın kendi baskı ihtiyaçlarını gidermek amacıyla kurduğu bir şirket ve yaklaşık 30 senedir faaliyet halinde. Kurulduğu günden bu yana Bursa’nın en büyük firmalarıyla birlikte çalışmış, onlarla birlikte büyümüş ve son 20 yılda yaptığı yatırımlarla Bursa’nın ve bölgenin en büyük matbaalarından biri haline gelmiş.
Benim Rota Ofset’teki yolculuğum ise 3 yıl önce başladı. Rota Ofset’in JIS sistemiyle çalıştığı müşterilere verdiği hizmeti geliştirmek üzere girdiğim şirkette, bu sene başında gerçekleşen yönetim değişikliği sonrası Genel Müdür yardımcılığına yükseldim.
JIS sistemini açar mısınız?
H. Vuruşkaner: İhtiyaç kadar talebi, mükemmel kalite ile artıksız olarak bir an önce üretmek ve istendiği zamanda doğru yere nakletmek şeklinde özetleyebiliriz. Çalıştığımız firmalarla uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda geliştirdiğimiz sistem, karşılıklı olarak stok maliyetlerini minimuma indirmemizi sağlıyor.
Çalıştığınız firma için ürettiğiniz çözüm onlar için ne kadar önemli ve vazgeçilmezse, çalışmanızın ömrü de o kadar uzun, değeri de o kadar fazla oluyor. Biz de bu sayede matbaacılığın günümüz rekabetçi ortamından sıyrılma şansı bulduk.
Ambalaja yatırım yapma kararını nasıl aldınız peki?
H. Vuruşkaner: Ofset tarafında çalıştığımız markaların çözüm ortağı olma konusundaki deneyimimizi kullanabileceğimizi düşününerek ambalaja adım attık. Karton ve mikro oluklu ambalaj üretecek alt yapıyı kurup ofset kısmına entegre ettik. 1.5 sene içerisinde kendimizi oldukça geliştirdik ve geçtiğimiz hafta Ovaakça’daki 1.000 m²’lik yeni tesisimize taşındık. Dakikliğimizi, müşteri ve ambalaj tesisi üretim hatları arasındaki veri akışını otomatize eden sistemlerimizi kullanarak hızlı bir büyüme sağlayabileceğimizi ön görüyoruz.
Rota’nın kilometre taşlarını gözden geçirirseniz sizin için ambalaja geçiş bir kilometre taşıydı, ondan öncekiler nelerdi?
H. Antep: 2002 yılında önemli bir yatırım yapmıştık. Uzun süre yaptığımız araştırmalar sonucunda Heidelberg’de karar kılmış ve tüm ikinci el makinalarımızı elden çıkartıp 4 renk 50×70, 2 renk 50×70 ve 35×50, kırım katlama, kesim ve VTP makinelerini almıştık. Büyük bir matbaa olma yolundaki en önemli yatırımımız bu oldu sanırım. Türkiye’de de o dönem Heidelberg CTP yatırımı yapan 4. matbaaydık. Sonrasında bir diğer önemli yatırımımız 2009 yılında dijital tarafta oldu. Kendi müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılımak üzere müşterilerimizin kitap, roll-up, toplantı dökümanı, broşür gibi hızlı üretime dönük ihtiyaçlarını karşılar hale geldik.
Kişiselleştirmeyi kullanıyor musunuz?
H. Vuruşkaner: Bursa’da önemli birkaç uluslararası markanın mektup, zarf gibi işlerini kişiselleştirerek basıyoruz.
Şu anda makine parkında neler var?
Hüseyin Antep: Baskı bölümünde 5+1 70×100 Komori, 4 renk 50×70, 2 renk 50×70 ve iki renk 35×50 Heidelberg, baskı sonrasında yine Heidelberg iki adet kırım katlama, sıcak yaldız, kazanlı kesim ve maşalı, Muller Martini tel dikiş ve Amerikan cilt, Polar ve Wohlenberg bıçaklar, UV lak ve UV serigraf baskı makineleri, Omega kutu yapıştırma, kesim, sıvama ve selofan makineleri mevcut. Baskı öncesinde ise kasetli Kodak CTP kullanıyoruz.
Bundan sonrası için hedef ne? Ambalaj mı daha çok ağırlıkta olacak?
H. Vuruşkaner: Matbaada ihracata yönelecek şekilde çalışmalarımızı başlattık. Özellikle Avrupa pazarındaki süreli yayınlar ilgimizi çekiyor. Ambalaj tarafındaysa yeni tesisimiz ve makina yatırımımızla birlikte maksimum verimliliğe çıktıktan sonra potansiyelimizi daha net göreceğiz.
Toplam ekip kaç kişiden oluşuyor?
H. Vuruşkaner: Toplamda 45 kişiyiz.
Tesislerinizin toplam büyüklüğü ne kadar?
H. Vuruşkaner: Ambalaj 1.000 metre kare, matbaa da 2.000 metre kare civarında.
Bir pazarlama ekibi var mı?
H. Vuruşkaner: Pazarlama ekibimiz beş müşteri danışmanından oluşuyor. (Müşteri temsilcisi yerine bu titri daha uygun buluyoruz). Arkadaşlarımızın hepsi de konularında tecrübeliler ve çözüm odaklı çalışıyorlar.
Kriz sizi nasıl etkiledi, hem Bursa’daki bütün sektörlere etkisi ve bunun size yansıması nasıl oldu? O günden bugüne süreç nasıl gelişiyor, ne kadar ışık görüyorsunuz?
H. Vuruşkaner: Biz uzun süredir eğitime ve bilgiye önem veren bir firmayız. Farklı konularda alanlarında uzman kişilerden danışmanlıklar alıyoruz. Etrafımızda olup bitenleri yakından takip ettiğimiz için de hızlı hareket edip bazı doğru kararları alabildik. Kriz bizi verimliliğe yöneltti.
Bunu söyleyince peşinden yatırım da gelecektir, var mı projeler?
H. Vuruşkaner: Bundan sonraki en büyük yatırımımız iki tesisi tek bir çatı altında birleştirmek olur diye düşünüyorum. Onun haricinde baskı sonrası için ufak yatırımlarımız olacaktır.
Fuarları takip ediyor musunuz?
H. Vuruşkaner: Uzun süredir DRUPA’yı kaçırmıyoruz. Hatta Komori baskı makinamızı 2016 DRUPA’da aldık. Bu sene ambalaj fuarlarına ağırlık vermeyi planlıyoruz. Diğer taraftan önümüzdeki sene katılımcı olarak yer alabileceğimiz birkaç fuarla ilgili şimdiden çalışmalarımıza başladık.
Bursa’da işler genel olarak nasıl gidiyor?
H. Vuruşkaner: Bursa otomotivin Türkiye’deki kalbi. Bu senenin ilk 3 ayında geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre %40’un üzerinde küçülme olan bir sektörden bahsediyoruz. Bunun piyasaya olan olumsuz yansımasını görmek hiç de zor değil. Diğer taraftan ihracat yapan firmalar iyi durumdalar ve Bursa için çıkış yolunun bu olduğunu düşünüyorum. Daha güçlü markalar, daha kaliteli ürünler ve daha uluslararası bir vizyon gerekiyor. Biz de tam bu nedenle matbamızın kurumsal kimliğini ve web sitesini yeniliyoruz. Sitemiz artık ingilizce Türkçe olacak. Her ne kadar Polonya gibi gelişmekte olan Avrupa Birliği’ne üye ülkeler lojistik anlamında bize göre daha şanslı olsalar da, kendimizi onlarla yarışacak seviyeye getirmek zorundayız.